Yüzde 65'i ormanlarla kaplı olan ve ayı, geyik, karaca, kurt gibi birçok yaban hayvana ev sahipliği yapan Bolu'da Doğa Koruma ve Milli Parklar ekipleri, yaban hayatın korunması ve kaçak avcılık faaliyetlerinin önlenmesi için çalışmalarını sürdürüyor.
Yaban hayatı geliştirme sahaları başta olmak üzere belirlenen alanlara belirli zaman dilimlerinde ekipler tarafından fotokapanlar kuruluyor.
İl genelinde toplam 19 fotokapanla yaban hayatı ve kaçak avcılık faaliyetleri anlık takip ediliyor. Fotokapanlarla yaban hayvanları doğal ortamlarında görüntülenerek kayıt altına alınırken, tespit edilen kaçak avcılara cezai işlem uygulanıyor.
- "Bolu zengin biyoçeşitliliğe sahip"
Bolu Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürü Mustafa Gözler, AA muhabirine, Bolu'nun "tabiatın kalbi" olarak anıldığını söyledi.
Gözler, kentin, Abant ve Yedigöller milli parkları ile Gölcük Tabiat Parkı ile ön plana çıktığını ancak Sülüklügöl, Göksu, Aladağlar gibi birçok doğal alanı da bünyesinde barındırdığını kaydetti.
Yüzde 65'i ormanlarla kaplı kentin zengin biyoçeşitliliğe sahip olduğunu belirten Gözler, "Önemli alanlarda hem koruma hem de tespit amaçlı faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Teknik personelimiz birçok noktada görüntüler alıyor. Üniversiteden hocalarımızdan da destek alıyoruz. Kızıl geyik, karaca, kurt, boz ayı, yaban domuzları, tavşan, dağ keçisi ve vaşak gibi birçok türümüz var. Bu türlerin tespiti için bazı alanlarda envanter çalışması, testler, fotokapanlarla tespit yapıyoruz." diye konuştu.
Gözler, Bolu'nun Ankara ile İstanbul gibi iki metropol arasında yer alması dolayısıyla yaşanan insan sirkülasyonunun yaban hayatını korumanın önemini artırdığını vurgulayarak, ekiplerin çalışmalarını 24 saat esasına göre sürdürdüğünü dile getirdi.
Kaçak avcılıkla mücadele faaliyetlerine değinen Gözler, "Kaçak avcıların yakalanması için fotokapanlardan yararlanıyoruz. Özellikle yoğun popülasyonunun bulunduğu alanlara fotokapanlar yerleştiriyoruz. Kaçak avcı faaliyeti olması durumunda gereken çalışmalar yapılıyor." dedi.
Gözler, mayıs ve haziran ayında doğal yaşam alanlarında birçok hayvanın yavruladığına işaret ederek, yavrularını güvenli alanlara bırakarak besin aramaya giden annelerin daha sonra geri geldiğini aktardı.
Yavruları görenlerin terk edildiğini düşündüğünü dile getiren Gözler, "Annesinin olmadığını düşünerek hemen kucağına alıyor, ilgililere teslim etmek üzere getirmeye çalışıyorlar. Aşırı strese girmesi ve insan kokusunun sinmesi nedeniyle bu hayvanları kaybetme olasılığımız yükseliyor. Burada yapılması gereken, hayvanı kucağımıza almak bize getirmek yerine uzaktan onu izlemek, annesi gelecek mi gözlemlemek ve yavrunun tek başına kalıp kalmadığını tespit etmek." ifadelerini kullandı.